23 Eylül 2010 Perşembe

Arap Fıkraları

Arap fıkraları





Saidi'li elektronik eşya satan bir mağazaya girer ve sorar:

-İyi akşamlar. Şuradaki televizyon kaç para?

satıcı sert bir şekilde karşılık verir.

-Yürü ben Saidi'lilere birşey satmam.



Saidi'li bu ırkçı tutumdan oldukça rahatsız olmuştur. İnat için bu televizyonu satın almaya karar verir. Bıyığını keser, pahalı bir takım elbise giyer ve mağazaya geri döner:

-İyi akşamlar, afedersiniz şuradaki televizyon kaç para?

satıcı yine sert bir şekilde karşılık verir.

-Yürü ben Saidi'lilere birşey satmam.

Saidi'li sinirlenir zira satıcı kendisini tanımıştır. Ve kendini televizyonu satın almaya şartlar. Mağazaya kadın elbisesi giyerek yüzünü ve başını tamamen örterek tekrar gelir ve satıcıya ince bir sesle:

-Esselamu Aleyküm kardeşim, şuradaki televizyonu kaça satıyorsunuz inşaALLAH? Diye sorar.

Satıcı yine sert bir şekilde karşılık verir:

-Yürü ben Saidililere bir şey satmam.

Saidi'li neredeyse delirecek duruma gelir. Başındaki örtüyü çıkarır., bağırarak:

-Sen beni her defasında nasıl tanıyorsun ula!diye sorar.

Satıcı:

“Çünkü oradaki televizyon değil, o full otamatik çamaşır makinasıdır.” der.





Biri Saidi'liye gelir ve sorar:

-Burası “cim” harfini “dal” diye teleffuz eden yöre değil mi?

Cevap verir.

-Hayır, orası danibimizdeki yöredir.



Saidi'li öğrenci memleketine dönmeden önce Kahire'li arkadaşından rica eder:

Sınav sonuçları çıktığında evinden beni telefonla ara

geçmişsem haberi söyle, bir dersten kalmışsam “Muhammed'in selamı var” dersin. İki dersten kalmışsam “İki Muhammed'in de sana selamı var dersin.”

Bir ay sonra arkadaşı telefonla arar

“Bütün Mısır'ın sana selamı var.”der.

Umut incisi

Düşlerimin denizine dalmışken, engin okyanuslarda yüzebilme şerefine erişmek uğruna ufuktaki nice görülmeyen müjdelere sefer açtım.
Bir umuttu gözlediğim enginlerden... .Umutsuz yaşamın olmayacağı muhakkak .. Umut bülbüllerin güllere nidasında saklı... Umut ki hayatın gökkuşağına gizlenmiş... Umut ki her nevi canlının hayat mücadelesinde ve her gönlün dipsiz kuyularında ...
Eğer çarpıyorsa kalbin bir umut incisi halen vardır. Belki de özünde daha derinlerde gizli kalmış bir mana, bir inanışın kıpırtısı, boş gelmeyişin özündeki anlam vardır. Okyanustaki bir damla olma umudu sadece o umut incisinde yerini almıştır.
Her gönül okyanusunda bir umut incisi bulunur. Her yürek çırpıntısında bir bekleyişin hezeyanları duyulur. Yarasız gönül, yosunsuz taş, dikensiz her gül mana ikliminden yoksunlaşır. Yaralı gönle, yosunlu taşa, dikenli güle kucak açtığımız zaman umut incisini bulmanın zamanıdır işte... Bu bir nevi yılmamanın , vazgeçmemenin ışığıdır umut incisindeki parlayan...

Çalışma ve başarının Altın Kuralları

ÇALIŞMA VE BAŞARININ ALTIN KURALLARI


Bir insana yakışan zamanın şerefini, vaktinin kıymetini bilmek, bir lahzasını bile zayi etmemektir. Bu maksatla gerek sözün, gerek amelin daima en üstün, en değerli olanlarını öbürlerine takdim etmelidir. İnsan vücudunun yapabileceği amellerin en hayırlısını yapmaya niyet etmesi ve bu niyeti aralıksız canlı tutması başta gelen vazifesidir.



· El-İmam Ebu’l-Vefa Ali İbnu Akil şöyle der: “Ben yemek saatini kısaltmak için elimden gelen gayreti gösteriyorum. Öyle ki, çöreği ufalayıp tirit şeklinde yemeyi, ekmeğe tercih ediyorum. Zira ikisi arasında çiğneme için kaybedilecek zaman farkı vardır. Böylece mütalaaya veya yazmaya daha çok zaman ayırabiliyorum.”

· Şafii imamlarından Süleyman er-Razi’yi Sübki anlatırken onun belli başlı vasıfları arasında, zamanı kullanmadaki hassasiyetini, bu hususta nefis muhasebesini hiç terk etmediğini belirtir ve der ki: “Faidesiz bir an geçmesine meydan vermez, ya istinsahla, ya ders vermekle, ya okumakla meşgul olurdu... Herhangi bir sebeple asıl meşguliyeti olan yazıya fasıla verecek olsa, hemen, dudaklarını harekete geçirir, boş bir an geçmemesi için zikrullahla meşgul ederdi. Hiçbir surette amelsiz veya taatsiz bir zaman geçmesine meydan vermezdi.”

· Verimli çalışmanın bedeni, hissi ve akli olmak üzere üç esaslı şartı vardır. Çalışmanın bedeni şartı, sağlık ve sağlamlıktır. Hissi şart, çalışmayı sevmek, akli şartı da çalışmanın usulünü ve yolunu bilmektir.

· Çalışmak için müsait gün ve saat (ve ilham) bekleme; bil ki her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır. Çalışmak için müsait yer ve köşe aramaz; bil ki her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir.

· Bir zamanda yalnız bir tek iş yap, yalnız bir ders, bir kitap, hatta bir fasıl üzerinde çalış; ta ki dikkatin ve kuvvetin dağılıp zayıflamasın.

· Bir günün işini bitirdikten sonra ertesi gün de ne iş yapacağını kararlaştır.

· Çalışmaya oturduğun zaman, bütün ruhi ve bedeni kuvvetinle kendini o işe ver; ateş hattında düşmanı gözetleyen bir asker gibi uyanık ol.

· Çalıştığın bir iş üzerinde karşılaştığın bir güçlüğü yenmeden bir adım bile gerileme ve bil ki yılgınlık maskeli bir tembelliktir; yine bil ki çalışma sevgisi, güçlükleri yenmekten doğar ve kuvvetlenir. Güçlüğü yenmekten hasıl olan manevi lezzet eşsiz bir zevktir.

· Bir iş üzerinde yorulursan, dinlenmek için işini değiştir; veya çalışma hızını yavaşlat; fakat dinlenme bahanesiyle asla boş oturma. Tatil aylarında bile yavaş ve az da olsa çalış.

· Verimli çalışmayı, sakın iş üzerinde geçirdiğin zamanla ölçüp de, “Eh, bugün şu kadar saat çalıştım, yetişir” deme; çalışmanın sonucuna ve öğrendiğine bak.

· Bir işe başladığın, bir dersi öğrenmeye koyulduğun zaman telaş edip de sabırsızlanma; yol al, fakat acele etme, sindirerek çalış ve öğren.

· Gece yatağına uzandığın zaman, o gün ne yaptığını ve ne sonuçlar aldığını düşünmeden; yarın ne yapacağını kendine sormadan uyuma.

· Bir işe, öfkeli ve sinirli iken karar verme; bekle, öfken geçsin.

· Bir işi yapıp yapmamakta kararsızlığa düştüğün vakit, iki şıktan her birinin fayda ve zararlarını iyice hesapla; faydası çok, zararı az olan şıkkı tercih et.

· Yaşlıların tecrübesinden faydalan; tecrübe edilmişi boş yere yeniden tecrübeye kalkışma ki pişman olmayasın.

· Hayatın ve tutacağın yol hakkında tereddüde ve kararsızlığa düşüp de bir ışık aradığın zaman, fikrini ve reyini soracağın kimseyi iyi seç.

· Başarına mağrur olma; bil ki gurur, gelecekteki başarılarının en büyük düşmanıdır.

· Okuduğun bir kitapta rastladığın güzel bir parçayı veya orijinal bir fikri yerini ve sayfasını işaret ederek not et. Bu suretle biriktirdiğin notları bir dosyaya ve bir fiş kutusuna sırası ile yerleştir. Bir yazı yazmak veya bir eser yapmak istediğin zaman, bu notlar senin için zengin bir malzeme hazinesi olur.



Said GEZER

Zaman Gazetesi

24.09.1992

Kur'anda Eğitim Metodu

ayetlerini işte böyle açıklıyor.”31

“Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülüğü yasaklarsınız. Allaha iman edersiniz.”32

Kur´an en güzel ve en uygun metotla, insanı insan eden bir eğitim verir. İnsanı “ahseni takvim” olarak yaratılmışların en değerlisi konumuna getirir. Yeter ki Kur´an´ı ölülere okunan bir kitap değil, hayat kılavuzu olarak görebilelim.

*İlahiyatçı-Yazar


saban Piris

7 günde zeka parlatma

7 günde zekanızı parlatın
Hangimiz bir gün yataktan kalkıp da daha akıllı olduğumuzu görmek istemeyiz ki? Bu dilek her ne kadar ütopik olarak görülse de bir bilim adamının yöntemi, 1 hafta gibi kısa bir sürede, zekayı yüzde 40 oranında artırmanın mümkün olduğunu ortaya koydu. Beynin herhangi bir kas gibi olduğunu ve egzersizlerle güçlenebileceğini öne süren araştırma sonuçlarında, programa katılan 100 kişinin IQ'larında, yüzde 40 oranına varan artış görüldü. Bu artış katılımcıların programa katılmadan önce girdikleri testle, programdan sonra uygulanan test sonuçları karşılaştırılarak elde edildi.

İşte bir haftalık program
Cumartesi: Dişinizi her zaman kullandığını elinizle değil, diğeriyle fırçalayın. Ve gözünüzü kapayarak duş alın.
Pazar: Sabah saatlerinde bulmaca çözün. Ve kısa yürüyüşe çıkın.
Pazartesi: Akşam yemeğinde yağlı balık yiyin. İşe ya yürüyerek ya bisikletle ya da daha önce kullanmadığınız bir araçla gidin.
Salı: Sözlükten bilmediğiniz sözcükleri öğrenin. Ve bunları günlük konuşmanızda kullanmaya çalışın.
Çarşamba: Sporsal aktivitelere katılın. Daha önce tanımadığınız bir insanla konuşun.
Perşembe: İşe daha önce kullanmadığınız bir yoldan gidin. Televizyondaki ciddi bilgi programlarını izleyin.
Cuma: Sigara ve kafein tüketmekten kaçının. Alışverişe çıkarken listeyi ezberlemeye çalışın.

Alıntı

Yan Yatarak Uyuma

Bir tarafa yatarak uyuma durumunda, yatilan yone bagli olarakburun deliklerimizin birisinin tikanirken, digerinin acildigi ve solunumun acik olan burun deliginden yapildigi arastirmalarla belirlenmistir. Ayrica nefes alinan burun deligi ile beynin yarimkureleri ve sempatik-parasempatik sinir sistemleri arasinda da bir munasebet oldugu, calismalarla gosterilmistir. Sag tarafa yatilmasi durumunda, sag burun deligi tikanmakta, sol burun deligi acilmaktadir. Sol burundan yapilan nefes alma ile sag beyin yarimkuresinin aktivitesi artar.Sag beyin yarimkuresinin uyarilmasi, parasempatik sinir sistemimizin faaliyetlerini artirmasina, kalb hizimizin yavaslamasina, tansiyonumuzun dusmesine ve mide-bagirsak faaliyetlerimizin yavaslamasina vesile olur. Dolayisiyla kalbimiz daha az yorulur, uykuya dalmamiz daha kolaylasir, bu da istirahatimizin daha iyi olmasina imkan saglar. Diger yandan sol tarafa yatilirsa ne olur? Sol burun deliginin tikanmasi ile birlikte sag burun deliginden nefes alinmasi, sempatik sinir sisteminin faaliyetlerinde artisa yol
acar; bu durumda kisi heyecanlanmis gibi olur ve kalb atislarindaki hizlanma ile kalb daha da yorulur. Bu yuzden uykuya dalma zorlasir. Cunku kalp atim hizinin, tansiyonun, heyecan ve dikkatin artmasi uykuya engel olabilir. Sol tarafimiz uzerine uyumada ise vucudumuz daha cok yipranacaktir.

Sirtustu veya yuzustu yatinca durum ne olacaktir?

Yuzustu yatmak zaten uzun sure mumkun olmadigi gibi, kalp,akcigerler ve mide bu durumda baski altinda oldugu icin, cigerlerimiz ve midemiz sikisip rahatsizlik verebilir. Sirtustu yatildiginda ise bu rahatsizliklar olmayabilir. Ancak uykuya dalmada gecikme olabilir.Bu durum da vucudun tam dinlendirici bir uykuya gecmesine ve dinlenmesine engel olabilir. Cunku bu durumda gunduz oldugu gibi iki burun acik olacak ve parasempatik sistem uyarilamayacaktir. Ayrica sirtustu yatilmasi durumunda mide ve bagirsaklarin fonksiyonlarini gerceklestirmesi biraz daha zorlasacaktir. En faydali ve belki de en az zarar gorebilecegimiz yatis pozisyonun;


"sag yana yatarak ve ayaklari vucuda dogru cekerek uyuma"


seklinde oldugu, yapilan arastirmalarla ancak bugun dogrulanabilmektedir.Bu yatis seklinde hem mide ve bagirsaklar korunmakta, hem de sindirimin daha kolayca tamamlanmasi mumkun kilinmaktadir.

hafızanın Kuvvetlendirilmesi

Hafıza, düşünüş için gerekli malzemeyi temin eder ve saklar. Bu melekeyi hayatımızın her safhasında çok çok kullanmak zorundayız.

Pisikoloji deneyleri, hafıza gücünün değişmez bir kabiliyet olmadığı göstermiştir. Kullanılan adalenin geliştiği gibi, hafıza da zamanla ve onu ezberleme yoluyla çalıştırarak kuvvet kazanılabilir.

Bu sebeple beğendiğiniz söz, fıkra, şiir vesaireyi daima yanınızdan taşıdığınız bir hafıza defterine kaydederek ezberlemeye çalışınız!

Bilgileri zihne yerleştirmenin ve hafızaya almanın da yolu ve prensipleri vardır. Bu yolda şunlar tavsiye edilebilir;


1. Hatırlamak istediğiniz herhangi bir konuyu iyice anladığınızdan emin olunuz! Bir işin mahiyetini kavramak, dayandığı prensibe nüfuz etmek, hatırlamayı kolaylaştırır.

2. Konuyu hatırlamak amacıyla öğreniniz! Deneyler, hatırlama amacı güdülmediği zamanlar hafızanın zayıf kaldığını göstermiştir.

"Dalgın profesör, şemsiyesini sınıftan çıkarken değil, daha sınıfa girdiğinde aklı başka yerde iken masanın kenarına dayadığında unutmuştur."

3. Ezberlenecek hususları gruplar halinde tertip etmeye çalışınız!

4. Geniş sayfa, paragraf halindeki konuları hatırlamak için, onlar içinden konuyu temsil edebilen anahtar kelime ve ibareler bulunuz!


5. Öğrenirken mümkün olduğu kadar çok çeşitli duyu organını kullanınız! Mesela: Hem görmek hem yüksek sesle okumak hem düşünmek, hem de yazmak... yoluyla öğrenilen bir konu bunlardan biri ile öğrenilenden daha iyi hatırlanır.

6. Kendi hafıza tipinizi tespit ederek öğrenmenizi daha ziyade ona dayandırınız! Hafızalar muhteliftir; bazı kimselerin göz hafızası, diğer bazılarının kulak hafızası... daha kuvvetli olabilir.

7. Büyük ezber parçalarını, küçük mantıkî bölümlere ayırarak ezberleyiniz!

8. Kısa çalışma süreleri kullanınız! Yarım yamalak bir saat harcamak yerine, tam bir dikkatle yarım saat çalışmak ve arada bir müddet zihni dinlendirmek daha faydalı ve verimli olur.

9. Bilhassa teknik terimleri, tarihleri ve yabancı dili öğrenirken ezberleme fişi kullanınız! Fişin yüzüne kelimeyi, tarihi, formülü... yazmak suretiyle daha kolay ezberlemeyi sağlayabilirziniz.


Muhakeme Kabiliyetini Geliştirmek


Genellikle başarının, özellikle de güzel konuşup güzel yazmanın başlıca temellerinden birisi de "düşünme ve muhakeme"dir. Bir çok kimseler bu melekeleri gelişigüzel kullanırlar.


Teemmüllü Düşünce


Düşünce son derece muhterem olduğu halde, bazen bir kimse için; "Onun düşünceleri on para etmez!" deriz. Bundan, değeri olmayan, mantıkî bir sıra takip etmeyen, doğruluktan mahrum düşünceler kasdedilir.

Bazen de düşünmek sözü ile sadece bir şeyi, tahayyül etmeyi kastederiz.

Bizim başarının şartı olarak gördüğümüz bunlar değil, teemmülü düşüncedir. Bu, fikirlerin basit bir şekilde birbirini takip etmesidir. Bu kabiliyet bütün tahsil boyunca işlenerek, mantık ve matematik ilimleri ile düzenlenerek geliştirilir. Buna rağmen bir çok tahsilli kimsede, muhakeme düzensizliklerine sık sık rastlanır.

O halde bu konu üzerine eğilerek muhakeme düzensizliklerinden kendimizi korumayı ve kurtarmayı başarmalıyız.


Muhakemede en fazla rastlanan düzensizliklerden biri "acele genelleme" yapmaktır.

Bir diğeri hatalı ikilem (dilemma, kıyas-ı mukassem) dir. Bu bir konuda bir çok ihtimal bilindiği halde, onları görmezliğe gelerek iki şıkka indirmek ve kişiyi bunlardan birini kabule zorlamaktır.

Bir üçüncü hata da aynı durum ve şartlarda olmayan iki ayrı şeyi birbirine kıyaslamak ve bu yanlış temelden yanlış sonuç çıkarmaya çalışmaktır.

Ayrıca, bir çok kimse hüküm ve sonuçlarda aşırı iddialı davranır; bazıları kendi tezini isbat etmek için olayları ve delilleri çarpıtarak verir.

Bazıları mantığa aykırı bir sonucu hislere hitap ederek sağlamaya çalışır; sevdiğini aşırı över, sevmediğini aşırı kötüler, karşı olduğu şahıs veya fikre fena bir isim takar, soruyu ters yönden de alır veya anlamamazlıktan gelir...vs.


Tahsilde ve hayatta karşılaşılacak müşkülleri çözmek için, düşüncelerde orjinal ve üretici olmayı öğrenmek şarttır. Meseleleri, kendimizinkiler de dahil olmak üzere, objektif olarak ele almalı, mantıkî bir muhakeme yolu takip edebilmeliyiz.

Bir problemin çözümünde, şu mantıkî merhaleleri takip etmek tavsiye idilebilir:

1. Problemin, meselenin iyi ve doğru anlaşılması,

2. Bu konu üzerinde mümkün mertebe çok araştırma ve soruşturma yapılması gereken bilgilerin toplanması,

3. Ortaya çıkan muhtelif çözüm ihtimallerinin tesbiti,

4. Mümkün çözümlerin bir bir denenmesinin tasarlanması,

5. Bunlar içinden en iyi, en az riskli çözümün seçilmesi,

6. Nihaî çözümün tatbik edilmesi.


Dikkati Teksif


Dikkati teksif, dikkati toplama, yöneltme ve idare kabiliyetidir. Bu kabiliyet de geliştirilmeğe müsaittir.

Dikkati toplayamayışımızın sebebi; ya buna hiç alışık olmayıştan, ya da başka bir problemin zihni meşgul etmekte olmasından doğar.

Birinci sebep uzun vadeli bir düzenli çalışma sonunda izale olur.

İkincisine gelince, bunun için önce dalgınlığın sebebini bulup onu ortadan kaldırmak lâzımdır.

Meselâ bir yere telefon edecek veya bir şey alacak olabilirsiniz. Eğer mümkün ise, bunları hemen yapmak en iyi yoldur; fakat çalışacak iseniz, o işi, düşünce veya problemi ilerde hatırlamak üzere bir bloknota kaydedin! Bu suretle, sizi rahatsız eden düşünceyi zihninizden atmış olursunuz.

Psikolijik bir sıkıntınız varsa bunu da, mantıkî muhakeme ve kendi kendinize telkin yoluyla önleyebilirsiniz.


Dikkati teksifin diğer bir yolu da, bazı çalışma alışkanlıklarını geliştirmektir. Meselâ:

1. Belirli yerlerde çalışma alışkanlığını geliştirin; çalıştığınız yeri, eğlence ve istirahat gibi işler içinde kullanmayın!

2. Gürültünün ve eğlencenin minimum olduğu yerde çalışın; çünkü bunlar çalışmayı yüzde yüz engelleyemezse de, dikkatinizi toplamak için size daha fazla enerji sarfını gerektirir.

3. Masanızın üzerinde ancak çalışmanız için lüzumlu şeyleri bulundurun!

4. Fazla rahat sandalye ve sıcak oda gibi yerlerden kaçının; çünkü bunlar rehavet getirir.

5. Belirli ve ölçülü bir hedef tesbit edin ve onu bitirmeyi planlayın!

6. İşlerinizin yapılmasını sıraya koyarak, zihninize takılmasını önleyin!

7. Çalışmaya hemen başlayın, ilham doğmasını beklemeyin!

8. Kendi kendiniz ile müsabaka yapın, işinize bir yarış havası verin!

9. Her seferinde ancak bir iş yapın! Meselâ, bir yandan bir bölümü okurken, öte yandan bir önceki bölümü hatırlamayı düşünmeyin!..


BAŞARININ PRENSİPLERİ,Merhum Prof.Dr.Mahmud Esat Coşan Hoca efendinin eserinden alıntıdır.